EYÜP
GİRİŞ
Eyüp Kitabı büyük felakete uğrayan doğru bir adamın çektiği acılan anlatır. Eyüp bütün çocuklarını, malını mülkünü yitirir, korkunç bir hastalığa yakalanır. Kitap, Eyüp ve üç arkadaşının bu felaketlere karşı gösterdikleri tepkiyi karşılıklı üç konuşmayla açıklamaktadır. İnsanlara yaklaşımı tartışılan Tanrı'nın bizzat kendisi sonunda Eyüp'e görünüyor.
Arkadaşları Eyüp'ün çektiği acıyı geleneksel dini kavramlarla açıklıyor. Tanrı'nın her zaman iyiliği ödüllendirip kötülüğü cezalandırdığını varsayıyor Eyüp'ün günah işlediği için bu acıları çektiğini düşünüyorlar. Ama bu düşünce Eyüp'ün durumunu açıklamak için çok yetersiz kalıyor. Eyüp bu acımasız cezayı hak etmemiştir. Çünkü alışılmışın ötesinde iyi ve doğru bir insandır. Kendisi gibi birisinin başına bu denli kötülük gelmesine Tanrı'nın nasıl izin verdiğini anlayamıyor, Tanrı'ya cesurca meydan okuyor. İmanını yitirmiyor, ama Tanrı'nın önünde aklanıp yeniden iyi insan olarak onuruna kavuşmak istiyor.
Tanrı Eyüp'ün sorularına yanıt vermez, ama ilahi güç ve bilgeliğinin şiirselliğiyle imanına karşılık verir. O zaman Eyüp Tanrı'nın yücelik ve bilgeliğini kabul eder, öfkeli ve kaba sözlerden ötürü tövbe eder.
Kitap, sonuç olarak Eyüp'ün eski gönencine nasıl kavuştuğunu, hatta daha da zengin olduğunu anlatır. Tanrı Eyüp'ün çektiği acıların nedenini anlamayan arkadaşlarını azarlar. Yalnız Eyüp Tanrı'nın üstünlüğünü sezebilmiştir.
Ana Hatlar1:1-2:13 Öndeyiş
3:1-31:40 Eyüp ve üç arkadaşı
a.3:1-26 Eyüp'ün yakınması
b.4:1-14:22 İlk karşılıklı konuşma
c.15:1-21:34 İkinci karşılıklı konuşma
ç.22:1-27:23 Üçüncü karşılıklı konuşma
d.28:1-28 Bilgeliğe övgü
e.29:1-31:40 Eyüp'ün son söyledikleri
32:1-37:24 Elihu'nun konuşması
38:1-42:6 Tanrı'nın Eyüp'e yanıtı
42:7-17 Sonsöz
3:1-31:40 Eyüp ve üç arkadaşı
a.3:1-26 Eyüp'ün yakınması
b.4:1-14:22 İlk karşılıklı konuşma
c.15:1-21:34 İkinci karşılıklı konuşma
ç.22:1-27:23 Üçüncü karşılıklı konuşma
d.28:1-28 Bilgeliğe övgü
e.29:1-31:40 Eyüp'ün son söyledikleri
32:1-37:24 Elihu'nun konuşması
38:1-42:6 Tanrı'nın Eyüp'e yanıtı
42:7-17 Sonsöz
11Ûs
ülkesinde Eyüp adında bir adam yaşardı. Kusursuz, doğru bir adamdı.
Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınırdı.
2Yedi oğlu, üç
kızı vardı.
3Yedi bin koyuna,
üç bin deveye, beş yüz çift öküze, beş yüz çift eşeğe ve pek çok köleye
sahipti. Doğudaki insanların en zengini oydu.
4Oğulları sırayla
evlerinde şölen verir, birlikte yiyip içmek için üç kızkardeşlerini de
çağırırlardı.
5Bu şölen dönemi
bitince Eyüp onları çağırtıp kutsardı. Sabah erkenden kalkar,
“Çocuklarım günah işlemiş, içlerinden Tanrı’ya sövmüş olabilirler”
diyerek her biri için yakmalık sunu sunardı. Eyüp hep böyle yapardı.
Eyüp’ün İlk Sınavı
6Eyüp’ün İlk Sınavı Bir gün ilahi varlıklar
RAB’bin huzuruna çıkmak için geldiklerinde, Şeytan da onlarla geldi.
8RAB, “Kulum
Eyüp’e bakıp da düşündün mü?” dedi, “Çünkü dünyada onun gibisi yoktur.
Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınır.”
9Şeytan, “Eyüp
Tanrı’dan boşuna mı korkuyor?” diye yanıtladı.
10“Onu, ev
halkını, sahip olduğu her şeyi sen çitle çevirip korumadın mı? Elleriyle
yaptığı her şeyi bereketli kıldın. Sürüleri bütün ülkeye yayıldı.
12RAB Şeytan’a,
“Peki” dedi, “Sahip olduğu her şeyi senin eline bırakıyorum, yalnız
kendisine dokunma.” Böylece Şeytan RAB’bin huzurundan ayrıldı.
13Bir gün Eyüp’ün
oğullarıyla kızları ağabeylerinin evinde yemek yiyip şarap içerken
14bir ulak gelip
Eyüp’e şöyle dedi: “Öküzler çift sürüyor, eşekler onların yanında
otluyordu.
15Sabalılar
baskın yaptı, hepsini alıp götürdü. Uşakları kılıçtan geçirdiler. Yalnız
ben kaçıp kurtuldum sana durumu bildirmek için.”
16O daha sözünü
bitirmeden başka bir ulak gelip, “Tanrı ateş yağdırdı” dedi, “Koyunlarla
uşakları yakıp küle çevirdi. Yalnızca ben kaçıp kurtuldum durumu sana
bildirmek için.”
17O daha sözünü
bitirmeden başka bir ulak gelip, “Kildaniler üç bölük halinde develere
saldırdı” dedi, “Hepsini alıp götürdüler, uşakları kılıçtan geçirdiler.
Yalnızca ben kurtuldum durumu sana bildirmek için.”
18O daha sözünü
bitirmeden başka bir ulak gelip, “Oğullarınla kızların ağabeylerinin
evinde yemek yiyip şarap içerken
19ansızın çölden
şiddetli bir rüzgar esti” dedi, “Evin dört köşesine çarptı; ev gençlerin
üzerine yıkıldı, hepsi öldü. Yalnız ben kurtuldum durumu sana bildirmek
için.”
20Bunun üzerine
Eyüp kalktı, kaftanını yırtıp saçını sakalını kesti, yere kapanıp
tapındı.
21Dedi ki,
“Bu dünyaya çıplak geldim, çıplak gideceğim.
RAB verdi, RAB aldı,
RAB’bin adına övgüler olsun!”
22Bütün bu
olaylara karşın Eyüp günah işlemedi ve Tanrı’yı suçlamadı.“Bu dünyaya çıplak geldim, çıplak gideceğim.
RAB verdi, RAB aldı,
RAB’bin adına övgüler olsun!”
Eyüp’ün İkinci Sınavı
21Eyüp’ün İkinci Sınavı Başka bir gün ilahi
varlıklar RAB’bin huzuruna çıkmak için geldiklerinde Şeytan da RAB’bin
huzuruna çıkmak için onlarla gelmişti.
3RAB, “Kulum
Eyüp’e bakıp da düşündün mü?” dedi, “Çünkü dünyada onun gibisi yoktur.
Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınır. Senin
kışkırtmaların sonucunda onu boş yere yıkıma uğrattım, ama o
doğruluğunu hâlâ sürdürüyor.”
4“Cana can!” diye
yanıtladı Şeytan, “İnsan canı için her şeyini verir.
7Böylece Şeytan
RAB’bin huzurundan ayrıldı. Eyüp’ün bedeninde tepeden tırnağa kadar kötü
çıbanlar çıkardı.
10Eyüp, “Aptal
kadınlar gibi konuşuyorsun” diye karşılık verdi, “Nasıl olur? Tanrı’dan
gelen iyiliği kabul edelim de kötülüğü kabul etmeyelim mi?”
Bütün bu olaylara karşın Eyüp’ün ağzından günah
sayılabilecek bir söz çıkmadı.
Eyüp’ün Üç Arkadaşı
11Eyüp’ün Üç Arkadaşı Eyüp’ün üç dostu
–Temanlı Elifaz, Şuahlı Bildat, Naamalı Sofar– Eyüp’ün başına gelen
bunca kötülüğü duyunca kalkıp bir araya geldiler. Acısını paylaşmak, onu
avutmak için yanına gitmek üzere anlaştılar.
12Uzaktan onu
tanıyamadılar; yüksek sesle ağlayıp kaftanlarını yırtarak başlarına
toprak saçtılar.
13Yedi gün yedi
gece onunla birlikte yere oturdular. Kimse ağzını açmadı, çünkü ne denli
acı çektiğini görüyorlardı.Eyüp Konuşuyor
23Neden yaşam
verilir nereye gideceğini bilmeyen insana,
Çevresini Tanrı’nın çitle çevirdiği kişiye?
26Huzur yok,
sükûnet yok, rahat yok, Çevresini Tanrı’nın çitle çevirdiği kişiye?
Yalnız kargaşa var.”
Elifaz
16Durdu, ama ne
olduğunu seçemedim.
Bir suret duruyordu gözümün önünde,
Çıt çıkmazken bir ses duydum:
21İçlerindeki
çadır ipleri çekilince, Bir suret duruyordu gözümün önünde,
Çıt çıkmazken bir ses duydum:
Bilgelikten yoksun olarak ölüp giderler.’
17“İşte, ne mutlu
Tanrı’nın eğittiği insana!
Bu yüzden Her Şeye Gücü Yeten’in yola getirişini küçümseme.
27“İşte
araştırdık, doğrudur, Bu yüzden Her Şeye Gücü Yeten’in yola getirişini küçümseme.
Onun için bunu dinle ve belle.”
Eyüp
4Çünkü Her Şeye
Gücü Yeten’in okları içimde,
Ruhum onların zehirini içiyor,
Tanrı’nın dehşetleri karşıma dizildi.
Ruhum onların zehirini içiyor,
Tanrı’nın dehşetleri karşıma dizildi.
18-19O dereler
için kervanlar yolundan sapar,
Çöle çıkıp yok olurlar.
Tema’nın kervanları su arar,
Saba’dan gelen yolcular umutla bakar.
Çöle çıkıp yok olurlar.
Tema’nın kervanları su arar,
Saba’dan gelen yolcular umutla bakar.
22-23‘Benim için
bir şey verin’
Ya da, ‘Rüşvet verip
Beni düşmanın elinden kurtarın,
Acımasızların elinden alın’ dedim mi?
30Ağzımdan haksız
bir söz çıkıyor mu, Ya da, ‘Rüşvet verip
Beni düşmanın elinden kurtarın,
Acımasızların elinden alın’ dedim mi?
Damağım kötü niyeti ayırt edemiyor mu?
4Yatarken, ‘Ne
zaman kalkacağım’ diye düşünüyorum,
Ama gece uzadıkça uzuyor,
Gün doğana dek dönüp duruyorum.
Ama gece uzadıkça uzuyor,
Gün doğana dek dönüp duruyorum.
8Şu anda bana
bakan gözler bir daha beni görmeyecek,
Senin gözlerin üzerimde olacak,
Ama ben yok olacağım.
Senin gözlerin üzerimde olacak,
Ama ben yok olacağım.
16Yaşamımdan
tiksiniyor,
Sonsuza dek yaşamak istemiyorum;
Çek elini benden, çünkü günlerimin anlamı kalmadı.
Sonsuza dek yaşamak istemiyorum;
Çek elini benden, çünkü günlerimin anlamı kalmadı.
19Gözünü
üzerimden hiç ayırmayacak mısın,
Tükürüğümü yutacak kadar bile beni rahat bırakmayacak mısın?
Tükürüğümü yutacak kadar bile beni rahat bırakmayacak mısın?
20Günah
işledimse, ne yaptım sana,
Ey insan gözcüsü?
Niçin beni kendine hedef seçtin?
Sana yük mü oldum?
21Niçin isyanımı
bağışlamaz, Ey insan gözcüsü?
Niçin beni kendine hedef seçtin?
Sana yük mü oldum?
Suçumu affetmezsin?
Çünkü yakında toprağa gireceğim,
Beni çok arayacaksın, ama ben artık olmayacağım.”
Bildat
6Temiz ve
doğruysan,
O şimdi bile senin için kolları sıvayıp
Seni hak ettiğin yere geri getirecektir.
22Düşmanlarını
utanç kaplayacak, O şimdi bile senin için kolları sıvayıp
Seni hak ettiğin yere geri getirecektir.
Kötülerin çadırı yok olacaktır.”
Eyüp
35O zaman konuşur, O’ndan korkmazdım,Ama bu durumda bir şey yapamam.
3Hoşuna mı
gidiyor gaddarlık etmek,
Kendi ellerinin emeğini reddedip
Kötülerin tasarılarını onaylamak?
22Zifiri
karanlık diyarına, Kendi ellerinin emeğini reddedip
Kötülerin tasarılarını onaylamak?
Ölüm gölgesi, kargaşa diyarına,
Aydınlığın karanlığı andırdığı yere.”
Sofar
6Bilgeliğin
sırlarını bildirse!
Çünkü bilgelik çok yönlüdür.
Bil ki, Tanrı günahlarından bazılarını unuttu bile.
20Ama
kötülerin gözlerinin feri sönecek, Çünkü bilgelik çok yönlüdür.
Bil ki, Tanrı günahlarından bazılarını unuttu bile.
Kaçacak yer bulamayacaklar,
Tek umutları son soluklarını vermek olacak.”
Eyüp
4“Gülünç oldum
dostlarıma,
Ben ki, Tanrı’ya yakarırdım, yanıtlardı beni.
Doğru ve kusursuz adam gülünç oldu.
Ben ki, Tanrı’ya yakarırdım, yanıtlardı beni.
Doğru ve kusursuz adam gülünç oldu.
6Soyguncuların
çadırlarında rahatlık var,
Tanrı’yı gazaba getirenler güvenlik içinde,
Tanrı’ya değil, kendi bileklerine güveniyorlar.
25Karanlıkta
el yordamıyla yürür, ışık yüzü görmezler; Tanrı’yı gazaba getirenler güvenlik içinde,
Tanrı’ya değil, kendi bileklerine güveniyorlar.
Sarhoş gibi dolaştırır onları.
28“Oysa insan telef olmuş, çürük bir şey,
Güve yemiş giysi gibidir
13“Keşke
beni ölüler diyarına gizlesen,
Öfken geçinceye dek saklasan,
Bana bir süre versen de, beni sonra anımsasan.
22Ancak
kendi canının acısını duyar, Öfken geçinceye dek saklasan,
Bana bir süre versen de, beni sonra anımsasan.
Yalnız kendisi için yas tutar.”
Eyüp
4Yerimde siz
olsaydınız,
Ben de sizin gibi konuşabilirdim;
Size karşı güzel sözler dizer,
Başımı sallayabilirdim.
Ben de sizin gibi konuşabilirdim;
Size karşı güzel sözler dizer,
Başımı sallayabilirdim.
9Tanrı öfkeyle
saldırıp parçalıyor beni,
Dişlerini gıcırdatıyor bana,
Düşmanım gözlerini üzerime dikiyor.
Dişlerini gıcırdatıyor bana,
Düşmanım gözlerini üzerime dikiyor.
12Ben rahat
yaşıyordum, ama Tanrı paraladı beni,
Boynumdan tutup yere çaldı.
Beni hedef yaptı kendine.
22“Çünkü
birkaç yıl sonra, Boynumdan tutup yere çaldı.
Beni hedef yaptı kendine.
Dönüşü olmayan yolculuğa çıkacağım.
16Umut benimle ölüler diyarına mı inecek?
Toprağa birlikte mi gireceğiz?”
Bildat
4Sen kendini
öfkenle paralıyorsun,
Senin uğruna dünyadan vaz mı geçilecek?
Kayalar yerini mi değiştirecek?
21Evet,
kötülerin yaşamı işte böyle son bulur, Senin uğruna dünyadan vaz mı geçilecek?
Kayalar yerini mi değiştirecek?
Tanrı’yı tanımayanların varacağı yer budur.”
Eyüp
12Orduları
üstüme üstüme geliyor,
Bana karşı rampalar yapıyor,
Çadırımın çevresinde ordugah kuruyorlar.
Bana karşı rampalar yapıyor,
Çadırımın çevresinde ordugah kuruyorlar.
29Kılıçtan
korkmalısınız,
Çünkü kılıç cezası öfkeli olur,
O zaman adaletin var olduğunu göreceksiniz.”
Çünkü kılıç cezası öfkeli olur,
O zaman adaletin var olduğunu göreceksiniz.”
Sofar
26Koyu
karanlık onun hazinelerini gözlüyor.
Körüklenmemiş ateş onu yiyip bitirecek,
Çadırında artakalanı tüketecek.
29Budur
kötünün Tanrı’dan aldığı pay, Körüklenmemiş ateş onu yiyip bitirecek,
Çadırında artakalanı tüketecek.
Budur Tanrı’nın ona verdiği miras.”
21 Eyüp şöyle yanıt verdi:
2 "Sözümü dikkatle dinleyin,
Bana verdiğiniz avuntu bu olsun.
3 Bırakın ben de konuşayım,
Ben konuştuktan sonra alay edin.
4 "Yakınmam insana mı karşı?
Niçin sabırsızlanmayayım?
5 Bana bakın da şaşın,
Elinizi ağzınıza koyun.
6 Bunu düşündükçe içimi korku sarıyor,
Bedenimi titreme alıyor.
7 Kötüler niçin yaşıyor,
Yaşlandıkça güçleri artıyor?
8 Çocukları sapasağlam çevrelerinde,
Soyları gözlerinin önünde.
9 Evleri güvenlik içinde, korkudan uzak,
Tanrı'nın sopası onlara dokunmuyor.
10 Boğalarının çiftleşmesi hiç boşa çıkmaz,
İnekleri hep doğurur, hiç düşük yapmaz.
11 Çocuklarını sürü gibi salıverirler,
Yavruları oynaşır.
12 Tef ve lir eşliğinde şarkı söyler,
Kaval sesiyle eğlenirler.
13 Ömürlerini bolluk içinde geçirir,
Esenlik içinde ölüler diyarına inerler.
14 Tanrı'ya, 'Bizden uzak dur!' derler,
'Yolunu ögrenmek istemiyoruz.
15 Her Şeye Gücü Yeten kim ki, O'na kulluk edelim?
Ne kazancımız olur O'na dua etsek?'
16 Ama zenginlikleri kendi ellerinde değil.
Kötülerin öğüdü benden uzak olsun.
17 "Kaç kez kötülerin kandili söndü,
Başlarına felaket geldi,
Tanrı öfkelendiğinde paylarına düşen kederi verdi?
18 Kaç kez rüzgarın sürüklediği saman gibi,
Kasırganın uçurduğu saman çöpü gibi oldular?
19 'Tanrı babaların cezasını çocuklarına çektirir' diyorsunuz,
Kendilerine çektirsin de bilsinler nasıl olduğunu.
20 Yıkımlarını kendi gözleriyle görsünler,
Her Şeye Gücü Yeten'in gazabını içsinler.
21 Çünkü sayılı ayları sona erince
Geride bıraktıkları aileleri için niye kaygı çeksinler?
22 "En yüksektekileri bile yargılayan Tanrı'ya
Kim akıl öğretebilir?
23 Biri gücünün doruğunda ölür,
Büsbütün rahat ve kaygısız.
24 Bedeni iyi beslenmiş,
İlikleri dolu.
25 Ötekiyse acı içinde ölür,
İyilik nedir hiç tatmamıştır.
26 Toprakta birlikte yatarlar,
Üzerlerini kurt kaplar.
27 "Bakın, düşüncelerinizi,
Bana zarar vermek için kurduğunuz düzenleri biliyorum.
28 'Büyük adamın evi nerede?' diyorsunuz,
'Kötülerin çadırları nerede?'
29 Yolculara hiç sormadınız mı?
Anlattıklarına kulak asmadınız mı?
30 Felaket günü kötü insan esirgenir,
Gazap günü ona kurtuluş yolu gösterilir.
31 Kim davranışını onun yüzüne vurur?
Kim yaptığının karşılığını ona ödetir?
32 Mezarlığa taşınır,
Kabri başında nöbet tutulur.
33 Vadi toprağı tatlı gelir ona,
Herkes ardından gider,
Önüsıra gidenlerse sayısızdır.
34 "Boş laflarla beni nasıl avutursunuz?
Yanıtlarınızdan çıkan tek sonuç yalandır."
22 Temanlı Elifaz şöyle yanıt verdi:
2 "İnsan Tanrı'ya yararlı olabilir mi?
Bilge kişinin bile O'na yararı dokunabilir mi?
3 Doğruluğun Her Şeye Gücü Yeten'e ne zevk verebilir,
Kusursuz yaşamın O'na ne kazanç sağlayabilir?
4 Seni azarlaması, dava etmesi
O'ndan korktuğun için mi?
5 Kötülüğün büyük,
Günahların sonsuz değil mi?
6 Çünkü kardeşlerinden nedensiz rehin alıyor,
Onları soyuyordun.
7 Yorguna su içirmedin,
Açtan ekmeği esirgedin;
8 Ülkeye bileğinle sahip oldun,
Saygın biri olarak orada yaşadın.
9 Dul kadınları eli boş çevirdin,
Öksüzlerin kolunu kanadını kırdın.
10 Bu yüzden her yanın tuzaklarla çevrili,
Ansızın gelen korkuyla yılıyorsun,
11 Her şey kararıyor, göremez oluyorsun,
Seller altına alıyor seni.
12 "Tanrı göklerin yükseklerinde değil mi?
Yıldızlara bak, ne kadar yüksekteler!
13 Sen ise, 'Tanrı ne bilir?' diyorsun,
'Zifiri karanlığın içinden yargılayabilir mi?
14 Koyu bulutlar O'na engeldir, göremez,
Gökkubbenin üzerinde dolaşır.'
15 Kötülerin yürüdüğü
Eski yolu mu tutacaksın?
16 Onlar ki, vakitleri gelmeden çekilip alındılar,
Temellerini sel bastı.
17 Tanrı'ya, 'Bizden uzak dur!' dediler,
'Her Şeye Gücü Yeten bize ne yapabilir?'
18 Ama onların evlerini iyilikle dolduran O'ydu.
Onun için kötülerin öğüdü benden uzak olsun.
19 "Doğrular onların yıkımını görüp sevinir,
Suçsuzlar şöyle diyerek eğlenir:
20 'Düşmanlarımız yok edildi,
Malları yanıp kül oldu.'
21 "Tanrı'yla dost ol, barış ki,
Bolluğa eresin.
22 Ağzından çıkan öğretiyi benimse,
Sözlerini yüreğinde tut.
23 Her Şeye Gücü Yeten'e dönersen, eski haline kavuşursun.
Kötülüğü çadırından uzak tutar,
24 Altınını yere,
Ofir altınını vadideki çakılların arasına atarsan,
25 Her Şeye Gücü Yeten senin altının,
Değerli gümüşün olur.
26 O zaman Her Şeye Gücü Yeten'den zevk alır,
Yüzünü Tanrı'ya kaldırırsın.
27 O'na dua edersin, dinler seni,
Adaklarını yerine getirirsin.
28 Neye karar verirsen yapılır,
Yollarını ışık aydınlatır.
29 İnsanlar seni alçaltınca, güvenini yitirme,
Çünkü Tanrı alçakgönüllüleri kurtarır.
30 O suçsuz olmayanı bile kurtarır,
Senin ellerinin temizliği sayesinde kurtulur suçlu."
23 Eyüp şöyle yanıt verdi:
2 "Bugün de acı acı yakınacağım,
İniltime karşın Tanrı'nın üzerimdeki eli ağırdır.
3 Keşke O'nu nerede bulacağımı bilseydim,
Tahtına varabilseydim!
4 Davamı önünde dile getirir,
Kanıtlarımı ard arda sıralardım.
5 Bana vereceği yanıtı öğrenir,
Ne diyeceğini anlardım.
6 Eşsiz gücüyle bana karşı mı çıkardı?
Hayır, yalnızca dinlerdi beni.
7 Haklı kişi davasını oraya, O'nun önüne getirebilirdi,
Ben de yargılanmaktan sonsuza dek kurtulurdum.
8 "Doğuya gitsem orada değil,
Batıya gitsem O'nu bulamıyorum.
9 Kuzeyde iş görse O'nu seçemiyorum,
Güneye dönse O'nu göremiyorum.
10 Ama O tuttuğum yolu biliyor,
Beni sınadığında altın gibi çıkacağım.
11 Adımlarını yakından izledim,
Sapmadan yolunu tuttum.
12 Ağzından çıkan buyruklardan ayrılmadım,
Günlük ekmeğimden çok ağzından çıkan sözlere değer verdim.
13 "O tek başınadır, kim O'nu caydırabilir?
Canı ne isterse onu yapar.
14 Benimle ilgili kararını yerine getirir,
Daha nice tasarısı vardır.
15 Bu yüzden dehşete düşerim huzurunda,
Düşündükçe korkarım O'ndan.
16 Tanrı cesaretimi kırdı,
Her Şeye Gücü Yeten beni yıldırdı.
17 Karanlık beni susturamadı,
Yüzümü örten koyu karanlık.
24 "Niçin Her Şeye Gücü Yeten yargı için vakit saptamıyor?
Neden O'nu tanıyanlar bu günleri görmesin?2 İnsanlar sınır taşlarını kaldırıyor,
Çaldıkları sürüleri otlatıyorlar.
3 Öksüzlerin eşeğini kovuyor,
Dul kadının öküzünü rehin alıyorlar.
4 Yoksulları yoldan saptırıyor,
Ülkenin düşkünlerini gizlenmeye zorluyorlar.
5 Bakın, yoksullar çöldeki yaban eşekleri gibi
Yiyecek bulmak için erkenden işe çıkıyorlar,
Çocuklarına yiyeceği kırlar sağlıyor.
6 Yemlerini tarlalardan topluyor,
Kötülerin bağındaki artıkları eşeliyorlar.
7 Geceyi giysisiz, çıplak geçiriyorlar,
Örtünecek şeyleri yok soğukta.
8 Dağlara yağan sağanaktan ıslanıyor,
Sığınakları olmadığı için kayalara sarılıyorlar.
9 Öksüz memeden ayrılıyor,
Düşkünün bebeği rehin alınıyor.
10 Giysisiz, çıplak dolaşıyor,
Aç karnına demet taşıyorlar.
11 Teraslar arasında zeytin eziyor,
Susuzluktan kavrulurken
Masaralarda üzüm çiğniyorlar.
12 Kentlerden insan iniltileri yükseliyor,
Yaralı canlar feryat ediyor,
Ama Tanrı haksızlığı önemsemiyor.
13 "Bunlar ışığa başkaldıranlardır;
Onun yolunu tanımaz,
İzinde yürümezler.
14 Gün kararınca[i] katil kalkar,
Yoksulu, düşkünü öldürür,
Hırsız gibi sıvışır geceleyin.
15 Zina edenin gözü alacakaranlıktadır,
'Beni kimse görmez' diye düşünür,
Yüzünü örtüyle gizler.
16 Hırsızlar karanlıkta evleri deler,
Gündüz gizlenir, ışık nedir bilmezler.
17 Çünkü zifiri karanlık sabahıdır onların,
Karanlığın dehşetiyle dostturlar."
18 Diyorsunuz ki: "Suyun üstündeki köpüktür onlar,
Lanetlidir ülkedeki payları,
Kimse bağlara gitmez.
19 Kuraklık ve sıcağın eriyen karı alıp götürdüğü gibi
Ölüler diyarı da günahlıları alıp götürür.
20 Rahim onları unutacak,
Kurtlara yem olacak,
Bir daha anılmayacaklar.
Haksızlık bir ağaç gibi kırılacak.
21 Onlar çocuğu olmayan kısır kadınları yolar,
Dul kadına iyilik etmezler.
22 Tanrı, gücüyle zorbaları yok eder,
Harekete geçince zorbaların yaşama umudu kalmaz.
23 Tanrı onlara güven verir, O'na güvenirler,
Ama gözü yürüdükleri yoldadır.
24 Kısa süre yükselir, sonra yok olurlar,
Düşerler, tıpkı ötekiler gibi alınıp götürülür,
Başak başı gibi kesilirler.
25 "Böyle değilse, kim beni yalancı çıkarabilir,
Söylediklerimin boş olduğunu gösterebilir?"
Bildat
25 Şuahlı Bildat şöyle yanıt verdi:
2 "Egemenlik ve heybet Tanrı'ya özgüdür,
Yüce göklerde düzen kuran O'dur.
3 Orduları sayılabilir mi?
Işığı kimin üzerine doğmaz?
4 İnsan Tanrı'nın önünde nasıl doğru olabilir?
Kadından doğan biri nasıl temiz olabilir?
5 O'nun gözünde ay parlak,
Yıldızlar temiz değilse,
6 Nerede kaldı bir kurtçuk olan insan,
Bir böcek olan insanoğlu!"
Eyüp
Güçsüz pazuyu nasıl kurtardın!
3 Bilge olmayana ne öğütler verdin!
Sağlam bilgiyi pek güzel öğrettin!
4 Bu sözleri kime söyledin?
Senin ağzından konuşan ruh kimin?
5 "Suların ve sularda yaşayanların altında
Ölüler titriyor.
6 Tanrı'nın önünde ölüler diyarı çıplaktır,
Yıkım diyarı örtüsüz.
7 O boşluğun üzerine kuzey göklerini yayar,
Hiçliğin üzerine dünyayı asar.
8 Bulutların içine suları sarar,
Bulutlar yırtılmaz onların ağırlığı altında.
9 Dolunayın yüzünü örter,
Üstüne bulutlarını serper.
10 Suların yüzeyine sınır çizer
Işıkla karanlığın ayrıldığı yerde.
11 Göklerin direkleri sarsılır,
Şaşkına dönerler O azarlayınca.
12 Gücüyle denizi çalkalar,
Ustaca Rahav'ı[i] vurur.
13 Gökler O'nun soluğuyla açılır,
O'nun eli parçalar kaçan yılanı.
14 Bunlar yaptıklarının küçücük parçaları,
O'ndan duyduğumuz hafif bir fısıltıdır.
Gürleyen gücünü kim anlayabilir[ii]?"
26 Eyüp şöyle yanıt verdi:
2 "Çaresize nasıl yardım ettin!Güçsüz pazuyu nasıl kurtardın!
3 Bilge olmayana ne öğütler verdin!
Sağlam bilgiyi pek güzel öğrettin!
4 Bu sözleri kime söyledin?
Senin ağzından konuşan ruh kimin?
5 "Suların ve sularda yaşayanların altında
Ölüler titriyor.
6 Tanrı'nın önünde ölüler diyarı çıplaktır,
Yıkım diyarı örtüsüz.
7 O boşluğun üzerine kuzey göklerini yayar,
Hiçliğin üzerine dünyayı asar.
8 Bulutların içine suları sarar,
Bulutlar yırtılmaz onların ağırlığı altında.
9 Dolunayın yüzünü örter,
Üstüne bulutlarını serper.
10 Suların yüzeyine sınır çizer
Işıkla karanlığın ayrıldığı yerde.
11 Göklerin direkleri sarsılır,
Şaşkına dönerler O azarlayınca.
12 Gücüyle denizi çalkalar,
Ustaca Rahav'ı[i] vurur.
13 Gökler O'nun soluğuyla açılır,
O'nun eli parçalar kaçan yılanı.
14 Bunlar yaptıklarının küçücük parçaları,
O'ndan duyduğumuz hafif bir fısıltıdır.
Gürleyen gücünü kim anlayabilir[ii]?"
[i] 26:12. "Rahav": Kenan efsanelerinde geçen kaos ve kötülük güçlerini simgeleyen bir deniz canavarı
[ii] 26:14. Birçok uzmana göre 26:5-14 ayetleri Bildat'ın sözleridir
27 Eyüp anlatmaya devam etti:
2 "Hakkımı elimden alan Tanrı'nın varlığı hakkı için,Bana acı çektiren Her Şeye Gücü Yeten'in hakkı için,
3 İçimde yaşam belirtisi olduğu sürece,
Tanrı'nın soluğu burnumda olduğu sürece,
4 Ağzımdan kötü söz çıkmayacak,
Dilimden yalan dökülmeyecek.
5 Size asla hak vermeyecek,
Son soluğumu verene dek suçsuz olduğumu söyleyeceğim.
6 Doğruluğuma sarılacak, onu bırakmayacağım,
Yaşadığım sürece vicdanım beni suçlamayacak.
7 "Düşmanlarım kötüler gibi,
Bana saldıranlar haksızlar gibi cezalandırılsın.
8 Tanrısız insanın umudu nedir
Tanrı onu yok ettiğinde, canını aldığında?
9 Başına sıkıntı geldiğinde,
Tanrı feryadını duyar mı?
10 Her Şeye Gücü Yeten'den zevk alır mı?
Her zaman Tanrı'ya yakarır mı?
11 "Tanrı'nın gücünü size öğreteceğim,
Her Şeye Gücü Yeten'in tasarısını gizlemeyeceğim.
12 Aslında siz, hepiniz gördünüz bunu,
Öyleyse ne diye boş boş konuşuyorsunuz?
13 "Kötünün Tanrı'dan alacağı pay,
Zorbanın Her Şeye Gücü Yeten'den alacağı miras şudur:
14 Çocukları ne kadar çok olursa olsun, kılıçla öldürülecek,
Soyu yeterince ekmek bulamayacaktır.
15 Sağ kalanlar hastalıktan ölüp gömülecek,
Dul karıları ağlamayacaktır.
16 Kötü insan kum gibi gümüş yığsa,
Yığınla giysi biriktirse,
17 Onun biriktirdiğini doğru insan giyecek,
Gümüşü suçsuz paylaşacak.
18 Evini güve kozası gibi inşa eder,
Bekçinin kurduğu çardak gibi.
19 Zengin olarak yatar, ama bu öyle sürmez,
Gözlerini açtığında hepsi yok olup gitmiştir.
20 Dehşet onu sel gibi basar,
Kasırga gece kapar götürür.
21 Doğu rüzgarı onu uçurup götürür,
Yerinden silip süpürür.
22 Acımasızca üzerine eser,
Elinden kaçmaya çalışırken.
23 Onunla alay ederek el çırpar,
Yerinden ıslık çalar[i]."
[i] 27:23. Bazı uzmanlara göre 27:13-23 ayetleri Sofar'ın sözleridir
Bilgelik Üzerine
28 Gümüş maden ocağından elde edilir,
Altını arıtmak için de bir yer vardır.
2 Demir topraktan çıkarılır,
Bakırsa taştan.
3 İnsan karanlığa son verir,
Koyu karanlığın, ölüm gölgesinin taşlarını
Son sınırına kadar araştırır.
4 Maden kuyusunu insanların oturduğu yerden uzakta açar,
İnsan ayağının unuttuğu yerlerde,
Herkesten uzak iplere sarılıp sallanır.
5 Ekmek topraktan çıkar,
Toprağın altı ise yanmış, altüst olmuştur.
6 Kayalarından laciverttaşı çıkar,
Yüzeyi altın tozunu andırır.
7 Yırtıcı kuş yolu bilmez,
Şahinin gözü onu görmemiştir.
8 Yırtıcı hayvanlar oraya ayak basmamış,
Aslan oradan geçmemiştir.
9 Madenci elini çakmak taşına uzatır,
Dağları kökünden altüst eder.
10 Kayaların içinden tüneller açar,
Gözleri değerli ne varsa görür.
11 Irmakların kaynağını tıkar,
Gizli olanı ışığa çıkarır.
12 Ama bilgelik nerede bulunur?
Aklın yeri neresi?
13 İnsan onun değerini bilmez,
Canlılar diyarında ona rastlanmaz.
14 Engin, "Bende değil" der,
Deniz, "Yanımda değil."
15 Onun bedeli saf altınla ödenmez,
Değeri gümüşle ölçülmez.
16 Ona Ofir altınıyla, değerli oniksle,
Laciverttaşıyla değer biçilmez.
17 Ne altın ne cam onunla karşılaştırılabilir,
Saf altın kaplara değişilmez.
18 Yanında mercanla billurun sözü edilmez,
Bilgeliğin değeri mücevherden üstündür.
19 Kûş topazı onunla denk sayılmaz,
Saf altınla ona değer biçilmez.
20 Öyleyse bilgelik nereden geliyor?
Aklın yeri neresi?
21 O bütün canlıların gözünden uzaktır,
Gökteki kuşlardan bile saklıdır.
22 Yıkımla Ölüm:
"Kulaklarımız ancak fısıltısını duydu" der.
23 Onun yolunu Tanrı anlar,
Yerini bilen O'dur.
24 Çünkü O yeryüzünün uçlarına kadar bakar,
Göklerin altındaki her şeyi görür.
25 Rüzgara güç verdiği,
Suları ölçtüğü,
26 Yağmura kural koyduğu,
Yıldırıma yol açtığı zaman,
27 Bilgeliği görüp değerini biçti,
Onu onaylayıp araştırdı.
28 İnsana, "İşte Rab korkusu, bilgelik budur" dedi,
"Kötülükten kaçınmak akıllılıktır."
29 Eyüp yine anlatmaya başladı:
2 "Keşke geçen aylar geri gelseydi,
Tanrı'nın beni kolladığı,
3 Kandilinin başımın üstünde parladığı,
Işığıyla karanlıkta yürüdüğüm günler,
4 Keşke olgunluk günlerim geri gelseydi,
Tanrı'nın çadırımı dostça koruduğu,
5 Her Şeye Gücü Yeten'in henüz benimle olduğu,
Çocuklarımın çevremde bulunduğu,
6 Yollarımın sütle yıkandığı,
Yanımdaki kayanın zeytinyağı akıttığı günler!
7 "Kent kapısına gidip
Kürsümü meydana koyduğumda,
8 Gençler beni görüp gizlenir,
Yaşlılar kalkıp ayakta dururlardı;
9 Önderler konuşmaktan çekinir,
Elleriyle ağızlarını kaparlardı;
10 Soyluların sesi kesilir,
Dilleri damaklarına yapışırdı.
11 Beni duyan kutlar,
Beni gören överdi;
12 Çünkü yardım isteyen yoksulu,
Desteği olmayan öksüzü kurtarırdım.
13 Ölmekte olanın hayır duasını alır,
Dul kadının yüreğini sevinçten coştururdum.
14 Doğruluğu giysi gibi giyindim,
Adalet kaftanım ve sarığımdı sanki.
15 Körlere göz,
Topallara ayaktım.
16 Yoksullara babalık eder,
Garibin davasını üstlenirdim.
17 Haksızın çenesini kırar,
Avını dişlerinin arasından kapardım.
18 "'Son soluğumu yuvamda vereceğim' diye düşünüyordum,
'Günlerim kum taneleri kadar çok.
19 Köküm sulara erişecek,
Çiy geceyi dallarımda geçirecek.
20 Aldığım övgüler tazelenecek,
Elimdeki yay yenilenecek.'
21 "İnsanlar beni saygıyla dinler,
Öğüdümü sessizce beklerlerdi.
22 Ben konuştuktan sonra onlar konuşmazdı,
Sözlerim üzerlerine damlardı.
23 Yağmuru beklercesine beni bekler,
Son yağmurları içercesine sözlerimi içerlerdi.
24 Kendilerine gülümsediğimde gözlerine inanmazlardı,
Güler yüzlülüğüm onlara cesaret verirdi.
25 Onların yolunu ben seçer, başlarında dururdum,
Askerlerinin ortasında kral gibi otururdum,
Yaslıları avutan biri gibiydim.
30 "Ama şimdi, yaşı benden küçük olanlar
Benimle alay etmekte,
Oysa babalarını sürümün köpeklerinin
Yanına koymaya tenezzül etmezdim.
2 Çünkü güçleri tükenmişti,
Bileklerinin gücü ne işime yarardı?
3 Yoksulluktan, açlıktan bitkindiler,
Akşam çölde, ıssız çorak yerlerde kök kemiriyorlardı.
4 Çalılıklarda karapazı topluyor,
Retem kökü yiyorlardı.
5 Toplumdan kovuluyorlardı,
İnsanlar hırsızmışlar gibi onlara bağırıyordu.
6 Korkunç vadilerde, yerdeki deliklerde,
Kaya kovuklarında yaşıyorlardı.
7 Çalıların arasında anırır,
Çalı altında birbirine sokulurlardı.
8 Aptalların, adı sanı belirsiz insanların çocuklarıydılar,
Ülkeden kovulmuşlardı.
9 "Şimdiyse destan oldum dillerine,
Ağızlarına doladılar beni.
10 Benden tiksiniyor, uzak duruyorlar,
Yüzüme tükürmekten çekinmiyorlar.
11 Tanrı ipimi çözüp beni alçalttığı için
Dizginsiz davranmaya başladılar bana.
12 Sağımdaki ayak takımı üzerime yürüyor,
Ayaklarımı kaydırıyor,
Bana karşı rampalar kuruyorlar.
13 Yolumu kesiyor,
Kimseden yardım görmeden
Beni yok etmeye çalışıyorlar.
14 Koca bir gedikten girer gibi ilerliyor,
Yıkıntılar arasından üzerime yuvarlanıyorlar.
15 Dehşet çöktü üzerime,
Onurum rüzgara kapılmış gibi uçtu,
Mutluluğum bulut gibi geçip gitti.
16 "Şimdi tükeniyorum,
Acı günler beni ele geçirdi.
17 Geceleri kemiklerim sızlıyor,
Beni kemiren acılar hiç durmuyor.
18 Tanrı'nın şiddeti
Üzerimdeki giysiye dönüştü,
Gömleğimin yakası gibi beni sıkıyor.
19 Beni çamura fırlattı,
Toza, küle döndüm.
20 "Sana yakarıyorum, ama yanıt vermiyorsun,
Ayağa kalktığımda gözünü bana dikiyorsun.
21 Bana acımasız davranıyor,
Bileğinin gücüyle beni eziyorsun.
22 Beni kaldırıp rüzgara bindiriyorsun,
Fırtınanın içinde darma duman ediyorsun.
23 Biliyorum, beni ölüme,
Bütün canlıların toplanacağı yere götüreceksin.
24 "Kuşkusuz düşenin dostu olmaz,
Felakete uğrayıp yardım istediğinde.
25 Sıkıntıya düşenler için ağlamaz mıydım?
Yoksullar için üzülmez miydim?
26 Ama ben iyilik beklerken kötülük geldi,
Işık umarken karanlık geldi.
27 İçim kaynıyor, rahatım yok,
Önümde acı günler var.
28 Yaslı yaslı dolaşıyorum, güneş yok,
Topluluk içinde kalkıp feryat ediyorum.
29 Çakallarla kardeş,
Baykuşlarla arkadaş oldum.
30 Derim karardı, soyuluyor,
Kemiklerim ateşten yanıyor.
31 Lirimin sesi yas feryadına,
Kavalımın sesi ağlayanların sesine döndü.
31 "Gözlerimle antlaşma yaptım
Şehvetle bir kıza bakmamak için.
2 Çünkü insanın yukarıdan, Tanrı'dan payı nedir,
Yücelerden, Her Şeye Gücü Yeten'den mirası ne?
3 Kötüler için felaket,
Haksızlık yapanlar için bela değil mi?
4 Yürüdüğüm yolları görmüyor mu,
Attığım her adımı saymıyor mu?
5 "Eğer yalan yolunda yürüdümse,
Ayağım hileye seğirttiyse,
6 -Tanrı beni doğru teraziyle tartsın,
Kusursuz olduğumu görsün-
7 Adımım yoldan saptıysa,
Yüreğim gözümü izlediyse,
Ellerim pisliğe bulaştıysa,
8 Ektiğimi başkaları yesin,
Ekinlerim kökünden sökülsün.
9 "Eğer gönlümü bir kadına kaptırdıysam,
Komşumun kapısında pusuya yattıysam,
10 Karım başkasının buğdayını öğütsün,
Onunla başka erkekler yatsın.
11 Çünkü bu utanç verici,
Yargılanması gereken bir suç olurdu.
12 Yıkım diyarına dek yakan bir ateştir o,
Bütün ürünümü kökünden kavururdu.
13 "Benimle ters düştüklerinde
Kölemin ve hizmetçimin hakkını yemişsem,
14 Tanrı yargıladığında ne yaparım?
Hesap sorduğunda ne yanıt veririm?
15 Beni ana karnında yaratan onu da yaratmadı mı?
Rahimde bize biçim veren O değil mi?
16 "Eğer yoksulların dileğini geri çevirdimse,
Dul kadının umudunu kırdımsa,
17 Ekmeğimi yalnız yedim,
Öksüzle paylaşmadımsa,
18 Gençliğimden beri öksüzü baba gibi büyütmedimse,
Doğduğumdan beri dul kadına yol göstermedimse,
19 Giysisi olmadığı için can çekişen birini
Ya da örtüsü olmayan bir yoksulu gördüm de,
20 Koyunlarımın yünüyle ısıtmadıysam,
O da içinden beni kutsamadıysa,
21 Mahkemede sözümün geçtiğini bilerek
Öksüze el kaldırdımsa,
22 Kolum omuzumdan düşsün,
Kol kemiğim kırılsın.
23 Çünkü Tanrı'dan gelecek beladan korkarım,
O'nun görkeminden ötürü böyle bir şey yapamam.
24 "Eğer umudumu altına bağladımsa,
Saf altına, 'Güvencim sensin' dedimse,
25 Servetim çok,
Varlığımı bileğimle kazandım diye sevindimse,
26 Işıldayan güneşe,
Parıldayarak hareket eden aya bakıp da,
27 İçimden ayartıldımsa,
Elim onlara taptığımı gösteren bir öpücük yolladıysa,
28 Bu da yargılanacak bir suç olurdu,
Çünkü yücelerdeki Tanrı'yı yadsımış olurdum.
29 "Eğer düşmanımın yıkımına sevindim,
Başına kötülük geldi diye keyiflendimse,
30 -Kimsenin canına lanet ederek
Ağzımın günah işlemesine izin vermedim-
31 Evimdeki insanlar, 'Eyüp'ün verdiği etle
Karnını doyurmayan var mı?' diye sormadıysa,
32 -Hiçbir yabancı geceyi sokakta geçirmezdi,
Çünkü kapım her zaman yolculara açıktı-
33-34 Kalabalıktan çok korktuğum,
Boyların aşağılamasından yıldığım,
Susup dışarı çıkmadığım için
Suçumu bağrımda gizleyip
Adem gibi isyanımı örttümse,
35 ("Keşke beni dinleyen biri olsa!
İşte savunmamı imzalıyorum,
Her Şeye Gücü Yeten bana yanıt versin!
Hasmımın yazdığı tomar elimde olsa,
36 Kuşkusuz, onu omuzumda taşır,
Taç gibi başıma koyardım.
37 Attığım her adımı ona bildirir,
Kendisine bir önder gibi yaklaşırdım.)
38 "Toprağım bana feryat ediyorsa,
Sapanın açtığı yarıklar bir ağızdan ağlıyorsa,
39 Ürününü para ödemeden yedimse
Ya da üzerinde oturanların kalbini kırdımsa,
40 Orada buğday yerine diken,
Arpa yerine delice bitsin."
Eyüp'ün konuşması sona erdi.
Elihu
3 Elihu Eyüp'ün üç arkadaşına da öfkelendi, çünkü Eyüp'ü[i] suçlamalarına karşın sağlam bir yanıt bulamamışlardı.
4 Elihu Eyüp'le konuşmak için sırasını beklemişti, çünkü ötekiler yaşça kendisinden büyüktü.
5 Bu üç kişinin başka bir şey söyleyemeyeceğini görünce öfkesi alevlendi.
6 Bûzlu Barakel oğlu Elihu şöyle konuştu:
"Ben yaşça küçüğüm, sizse yaşlısınız.
Bu yüzden çekindim, bildiğimi söylemekten korktum.
7 'Çok gün görenler konuşsun' dedim,
'Çok yıl yaşayanlar bilgeliği öğretsin.'
8 Oysa insana ruh,
Her Şeye Gücü Yeten'in soluğu akıl verir.
9 Akıl yaşta değil baştadır.
Adaleti anlamak yaşa bakmaz.
10 "Bu yüzden, 'Beni dinleyin' diyorum,
Ben de bildiğimi söyleyeyim.
11 Siz konuşurken ben bekledim,
Siz ne diyeceğinizi araştırırken
Düşüncelerinizi dinledim.
12 Bütün dikkatimi size çevirdim.
Ama hiçbiriniz Eyüp'ün haksızlığını kanıtlayamadı,
Onun söylediklerine karşılık veremedi.
13 'Biz bilgeliğe eriştik,
Bırakın Tanrı onu haksız çıkarsın, insan değil' demeyin.
14 Ama Eyüp'ün sözlerinin hedefi ben değildim,
Bu yüzden onu sizin sözlerinizle yanıtlamayacağım.
15 "Onlar yıldı, yanıt veremiyorlar artık,
Söyleyecek şeyleri kalmadı.
16 Onlar konuşmuyor diye ben beklemeli miyim,
Duruyor, yanıt vermiyorlar diye?
17 Benim de söyleyecek sözüm var,
Ben de bildiğimi söyleyeceğim.
18 Çünkü içim dolu,
İçimdeki ruh beni zorluyor.
19 İçim açılmamış şarap gibi,
Yeni şarap tulumları gibi patlamak üzere.
20 Konuşup rahatlamalıyım,
Ağzımı açıp yanıtlamalıyım.
21 Kimseye ayrıcalık göstermeyecek,
Kimseye yaltaklanmayacağım.
22 Çünkü yaltaklanmayı bilsem,
Yaratıcım beni hemen yok ederdi.
32 Böylece bu üç kişi Eyüp'e yanıt vermekten vaz geçti, çünkü Eyüp kendi doğruluğundan emindi.
2 Ram ailesinden Bûzlu Barakel oğlu Elihu Eyüp'e çok öfkelendi. Çünkü Eyüp kendini Tanrı'dan haklı görüyordu.3 Elihu Eyüp'ün üç arkadaşına da öfkelendi, çünkü Eyüp'ü[i] suçlamalarına karşın sağlam bir yanıt bulamamışlardı.
4 Elihu Eyüp'le konuşmak için sırasını beklemişti, çünkü ötekiler yaşça kendisinden büyüktü.
5 Bu üç kişinin başka bir şey söyleyemeyeceğini görünce öfkesi alevlendi.
6 Bûzlu Barakel oğlu Elihu şöyle konuştu:
"Ben yaşça küçüğüm, sizse yaşlısınız.
Bu yüzden çekindim, bildiğimi söylemekten korktum.
7 'Çok gün görenler konuşsun' dedim,
'Çok yıl yaşayanlar bilgeliği öğretsin.'
8 Oysa insana ruh,
Her Şeye Gücü Yeten'in soluğu akıl verir.
9 Akıl yaşta değil baştadır.
Adaleti anlamak yaşa bakmaz.
10 "Bu yüzden, 'Beni dinleyin' diyorum,
Ben de bildiğimi söyleyeyim.
11 Siz konuşurken ben bekledim,
Siz ne diyeceğinizi araştırırken
Düşüncelerinizi dinledim.
12 Bütün dikkatimi size çevirdim.
Ama hiçbiriniz Eyüp'ün haksızlığını kanıtlayamadı,
Onun söylediklerine karşılık veremedi.
13 'Biz bilgeliğe eriştik,
Bırakın Tanrı onu haksız çıkarsın, insan değil' demeyin.
14 Ama Eyüp'ün sözlerinin hedefi ben değildim,
Bu yüzden onu sizin sözlerinizle yanıtlamayacağım.
15 "Onlar yıldı, yanıt veremiyorlar artık,
Söyleyecek şeyleri kalmadı.
16 Onlar konuşmuyor diye ben beklemeli miyim,
Duruyor, yanıt vermiyorlar diye?
17 Benim de söyleyecek sözüm var,
Ben de bildiğimi söyleyeceğim.
18 Çünkü içim dolu,
İçimdeki ruh beni zorluyor.
19 İçim açılmamış şarap gibi,
Yeni şarap tulumları gibi patlamak üzere.
20 Konuşup rahatlamalıyım,
Ağzımı açıp yanıtlamalıyım.
21 Kimseye ayrıcalık göstermeyecek,
Kimseye yaltaklanmayacağım.
22 Çünkü yaltaklanmayı bilsem,
Yaratıcım beni hemen yok ederdi.
[i] 32:3. "Eyüp'ü": Eski İbrani din bilginlerine göre "Tanrı'yı"
Tanrı'yı suçlayan yanıt versin.
3 O zaman Eyüp RAB'bi şöyle yanıtladı:
4 "Bak, ben değersiz biriyim,
Sana nasıl yanıt verebilirim?
Ağzımı elimle kapıyorum.
5 Bir kez konuştum, yanıt almadım,
İkinci kez konuşamam artık."
6 RAB kasırganın içinden Eyüp'ü şöyle yanıtladı:
7 "Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,
Ben sorayım, sen anlat.
8 "Adaletimi boşa mı çıkaracaksın?
Kendini haklı çıkarmak için beni mi suçlayacaksın?
9 Sende Tanrı'nın bileği gibi bilek var mı?
Sesin O'nunki gibi gürleyebilir mi?
10 Öyleyse şan ve şerefe bürün,
Görkem ve yücelik kuşan.
11 Gazabının ateşini saç,
Gururluya bakıp onu alçalt.
12 Gururluya bakıp onu çökert,
Kötüleri bulundukları yerde ez.
13 Hepsini birlikte toprağa göm,
Mezarda yüzlerini kefenle sar.
14 O zaman sağ kolunun seni kurtarabileceğini
Ben de kabul ederim.
15 "Seninle birlikte yarattığım Behemot'a[i] bak,
Sığır gibi ot yiyor.
16 Bak, ne güç var belinde,
Karnının kasları ne güçlü!
17 Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor,
Sımsıkıdır uyluk lifleri.
18 Kemikleri tunç borular,
Kaburgaları demir çubuklar gibidir.
19 Tanrı'nın yapıtları arasında ilk sırayı alır,
Yalnız yaratıcısı ona kılıçla yaklaşır.
20 Tepeler ürünlerini ona getirir,
Bütün yabanıl hayvanlar yanında oynaşır.
21 Hünnap çalıları altında,
Kamışlarla örtülü bir bataklıkta yatar.
22 Hünnaplar onu gölgelerinde saklar,
Vadideki söğütler kuşatır.
23 Irmak coşsa bile o ürkmez,
Güvenlik içindedir,
Şeria Irmağı boğazına dayansa bile.
24 Gözleri açıkken kim onu tutabilir,
Kim kancayla burnunu delebilir?
33 "Ama şimdi lütfen sözümü dinle, Eyüp,
Söyleyeceğim her şeye kulak ver.
2 Ağzımı açtım açacağım,
Söyleyeceklerim dilimin ucunda.
3 Sözlerim temiz bir yürekten çıkıyor,
Dudaklarım bildiklerini içtenlikle söylüyor.
4 Beni Tanrı'nın Ruhu yarattı,
Her Şeye Gücü Yeten'in soluğu yaşam veriyor bana.
5 Elinden gelirse beni yanıtla,
Kendini hazırla, karşımda dur.
6 Tanrı'nın önünde ben de tıpkı senin gibiyim,
Ben de balçıktan yaratıldım.
7 Onun için dehşetim seni yıldırmasın,
Baskım sana ağır gelmesin.
8 "Sesin hâlâ kulaklarımda,
Şöyle demiştin:
9 'Ben kusursuz ve günahsızım,
Temiz ve suçsuzum.
10 Yine de Tanrı bana karşı bahane arıyor,
Beni düşman görüyor.
11 Ayaklarımı tomruğa vuruyor,
Yollarımı gözetliyor.'
12 "Ama sana şunu söyleyeyim,
Bu konuda haksızsın.
Çünkü Tanrı insandan büyüktür.
13 İnsanın hiçbir sözüne yanıt vermiyor diye
Niçin O'nunla çekişiyorsun?
14 Çünkü insan anlamasa da,
Tanrı şu ya da bu yolla konuşur.
15 Rüyada, geceleyin görümde,
İnsanları ağır uyku basınca,
Yatakta yatarlarken,
16 Kulaklarına konuşur,
Uyarısıyla onları korkutur;
17 Onları yaptıkları kötülükten döndürmek,
Gururdan uzak tutmak,
18 Canlarını çukurdan,
Hayatlarını ölümden kurtarmak için.
19 İnsan yatağında acılarla,
Kemiklerinde dinmez sızılarla yola getirilir.
20 Öyle ki, içi yemek kaldırmaz,
En lezzetli yiyecekten tiksinir.
21 Eti erir, görünmez olur,
Gözükmeyen kemikleri ortaya çıkar.
22 Canı çukura,
Hayatı ölüm meleklerine yaklaşır.
23 "Yine de insana doğruyu bildirmek için
Yanında bir melek, bin melekten biri
Arabulucu olarak bulunursa,
24 Ona lütfeder de,
'Onu çukura inmekten kurtar,
Ben fidyeyi buldum' derse,
25 Eti çocuk eti gibi yenilenir,
Gençlik günlerine döner.
26 Dua ettiğinde Tanrı ondan hoşnut kalır,
O da Tanrı'nın yüzünü görüp sevinir.
Tanrı onun durumunu düzeltir.
27 Sonra insanların önünde türkü çağırır:
'Günah işleyip doğru yoldan saptım,
Ama Tanrı hak ettiğim cezayı vermedi bana,
28 Canımı çukura inmekten O kurtardı,
Işığı görmek için yaşayacağım.'
29-30 "İşte, insanın canını çukurdan çıkarmak,
Onu yaşam ışığıyla aydınlatmak için
Tanrı bütün bunları iki kez,
Hatta üç kez yapar.
31 "İyi dinle, Eyüp, kulak ver,
Sen sus, ben konuşacağım.
32 Söyleyeceğin bir şey varsa söyle,
Çünkü seni haklı çıkarmak isterim.
33 Yoksa, beni dinle,
Sus da sana bilgelik öğreteyim."
34 Elihu konuşmasına şöyle devam etti:
2 "Ey bilgeler, sözlerimi dinleyin,
Kulak verin bana, ey bilgi sahipleri.
3 Çünkü damak nasıl yemeği tadarsa,
Kulak da sözleri sınar.
4 Gelin, doğruyu seçelim,
İyiyi birlikte öğrenelim.
5 "Çünkü Eyüp, 'Ben suçsuzum' diyor,
'Tanrı hakkımı elimden aldı.
6 Haklı olduğum halde yalancı sayılıyorum,
Suçsuz olduğum halde okunla yaraladın beni.'
7 Eyüp gibisi var mı?
Alayı su gibi içiyor!
8 Kötülük yapanlarla dostluk edip geziyor,
Kötülerle aynı yolda yürüyor.
9 Çünkü, 'Tanrı'yı hoşnut etmeye çalışmak
İnsana yarar getirmez' diyor.
10 "Bu yüzden, ey sağduyulu insanlar, beni dinleyin!
Tanrı kötülük yapar mı,
Her Şeye Gücü Yeten haksızlık eder mi? Haşa!
11 Çünkü O herkese yaptığının karşılığını öder,
Hak ettiğini başına getirir.
12 Tanrı kesinlikle kötülük etmez,
Her Şeye Gücü Yeten adaleti saptırmaz.
13 Kim yeryüzünü O'na emanet etti?
Kim O'nu bütün dünyanın başına atadı?
14 Eğer niyet eder de
Ruhunu ve soluğunu geri çekerse,
15 Bütün insanlık bir anda yok olur,
İnsan yine toprağa döner.
16 "Aklın varsa dinle,
Kulak ver sözlerime.
17 Adaletten nefret eden hiç hüküm sürebilir mi?
Adil ve güçlü olanı suçlayacak mısın?
18 Krallara, 'Değersizsiniz',
Soylulara, 'Kötüsünüz' diyen,
19 Önderlere ayrıcalık tanımayan,
Zengini yoksuldan çok önemsemeyen O değil mi?
Çünkü hepsi O'nun ellerinin işidir.
20 Geceyarısı bir anda ölürler,
Herkes sarsılır, ölüp gider,
Güçlüler de insan eli değmeden alınıp götürülür.
21 "Tanrı'nın gözleri insanların yolundan ayrılmaz,
Attıkları her adımı görür.
22 Kötülük yapanların gizlenebileceği
Ne karanlık bir yer vardır, ne de ölüm gölgesi.
23 Yargılanmak için önüne gelsinler diye,
Tanrı insanları sorgulamaya pek gerek duymaz.
24 Araştırmadan güçlü insanları kırar,
Onların yerine başkalarını diker.
25 Çünkü ne yaptıklarını bilir,
Gece onları deviriverir, ezilirler.
26 Herkesin gözü önünde
Kötülükleri yüzünden onları cezalandırır;
27 Artık O'nun ardından gitmedikleri,
Yollarının hiçbirini dikkate almadıkları için.
28 Yoksulun feryadını O'na duyurdular;
Düşkünlerin feryadını işitti.
29 Ama Tanrı sessiz kalırsa kim O'nu suçlayabilir?
Yüzünü gizlerse kim O'nu görebilir?
Bir ulusa karşı da bir insana karşı da O hep aynıdır,
30 Tanrısız insan krallık etmesin,
Halka tuzak kurmasın diye.
31 "Kimse Tanrı'ya,
'Suçluyum, artık kötülük yapmayacağım' dedi mi,
32 'Göremediğimi sen bana öğret,
Haksızlık ettimse, bir daha etmem?'
33 O'nu reddettiğin halde,
Senin keyfince mi seni ödüllendirmeli?
Çünkü karar verecek olan sensin, ben değil,
Öyleyse anlat bana bildiğini.
34 "Sağduyulu insanlar,
Beni dinleyen bilgeler diyecekler ki:
35 'Eyüp bilgisizce konuşuyor,
Sözlerinin değeri yok.'
36 Kötü biri gibi yanıt verdiği için
Keşke Eyüp'ün sınanması sonsuza dek sürse!
37 Çünkü günahına isyan da ekliyor,
Önümüzde alay edercesine el çırpıyor,
Tanrı'ya karşı konuştukça konuşuyor."
35 Elihu konuşmasına şöyle devam etti:
2 "'Tanrı'nın önünde haklıyım' diyorsun.
Doğru buluyor musun bunu?
3 Ama hâlâ, 'Günah işlemezsem
Yararım ne, kazancım ne?' diye soruyorsun.
4 "Ben yanıtlayayım seni
Ve arkadaşlarını.
5 Göklere bak da gör,
Üzerinde yükselen bulutlara göz gezdir.
6 Günah işlersen, Tanrı'ya ne zararı olur?
İsyanların çoksa ne olur O'na?
7 Doğruysan, O'na verdiğin nedir,
Ya da ne alır O senin elinden?
8 Kötülüğün ancak senin gibi birine zarar verir,
Doğruluğun ise yalnız insanoğlu içindir.
9 "İnsanlar ağır baskı altında feryat ediyor,
Güçlülere karşı yardım istiyor.
10 Ama kimse, 'Nerede yaratıcım Tanrı?' demiyor;
O Tanrı ki, gece bize ezgiler verir,
11 Yeryüzündeki hayvanlardan çok bize öğretir
Ve bizi gökteki kuşlardan daha bilge kılar.
12 Kötülerin gururu yüzünden insanlar feryat ediyor,
Ama yanıt veren yok.
13 Gerçek şu ki, Tanrı boş feryadı dinlemez,
Her Şeye Gücü Yeten bunu önemsemez.
14 O'nu görmediğini söylediğin zaman bile
Davan O'nun önündedir, bekle;
15 Madem bu öfkeyle şimdi cezalandırmadı,
İsyana da pek aldırmaz diyorsun.
16 Bu yüzden Eyüp ağzını boş yere açıyor,
Bilgisizce konuştukça konuşuyor."
Bilgisizce konuştukça konuşuyor."
36 Elihu konuşmasına şöyle devam etti:
2 "Biraz bekle, sana açıklayayım,
Çünkü Tanrı için söylenecek daha çok söz var.
3 Bilgimi geniş kaynaklardan toplayacağım,
Yaratıcıma hak vereceğim.
4 Kuşkusuz, söylediğim hiçbir şey yalan değil,
Karşında bilgide yetkin biri var.
5 "Tanrı güçlüdür, ama kimseyi hor görmez,
Güçlü ve amacında kararlı.
6 Kötüleri yaşatmaz,
Mazlumun hakkını verir.
7 Gözlerini doğru kişiden ayırmaz,
Onu krallarla birlikte tahta oturtur,
Sonsuza dek yükseltir.
8 Ama insanlar zincire vurulur,
Baskı altında tutulurlarsa,
9 Onlara yaptıklarını,
Gurura kapılıp isyan ettiklerini bildirir.
10 Öğüdünü dinletir,
Kötülükten dönmelerini buyurur.
11 Eğer dinler ve O'na kulluk ederlerse,
Kalan günlerini bolluk,
Yıllarını rahatlık içinde geçirirler.
12 Ama dinlemezlerse ölür,
Ders almadan yok olurlar.
13 "Tanrısızlar öfkelerini içlerinde gizler,
Kendilerini bağladığında Tanrı'dan yardım istemezler.
14 Genç yaşta ölüp giderler,
Yaşamları putatapan tapınaklarında fuhşu iş edinmiş erkekler arasında biter.
15 Ama Tanrı acı çekenleri acı çektikleri için kurtarır,
Düşkünlere kendini dinletir.
16 "Evet, seni sıkıntıdan çeker çıkarırdı;
Darlığın olmadığı geniş bir yere,
Zengin yiyeceklerle bezenmiş bir sofraya.
17 Oysa şimdi kötülerin hak ettiği cezayı çekiyorsun,
Yargı ve adalet yakalamış seni.
18 Dikkat et, para seni baştan çıkarmasın,
Büyük bir rüşvet seni saptırmasın.
19 Zenginliğin ya da bütün gücün yeter mi
Sıkıntı çekmeni önlemeye?
20 Halkların yeryüzünden
Yok edildiği geceyi özleme.
21 Dikkat et, kötülüğe dönme,
Çünkü sen onu düşkünlüğe yeğledin.
22 "İşte Tanrı gücüyle yükselir,
O'nun gibi öğretmen var mı?
23 Kim O'na ne yapması gerektiğini söyleyebilir?
Kim O'na, 'Haksızlık ettin' diyebilir?
24 O'nun işlerini yüceltmelisin, anımsa bunu,
İnsanların ezgilerle övdüğü işlerini.
25 Bütün insanlar bunları görmüştür,
Herkes onları uzaktan izler.
26 Evet, Tanrı öyle büyüktür ki, O'nu anlayamayız,
Varlığının süresi hesaplanamaz.
27 "Su damlalarını yukarı çeker,
Buharından yağmur damlatır.
28 Bulutlar nemini döker,
İnsanların üzerine bol yağmur yağdırır.
29 Bulutları nasıl yaydığını,
Göksel konutundan nasıl gürlediğini kim anlayabilir?
30 Şimşekleri çevresine nasıl yaydığına,
Denizin dibine dek nasıl ulaştırdığına bakın.
31 Tanrı halkları böyle yönetir,
Bol yiyecek sağlar.
32 Şimşeği elleriyle tutar,
Hedefine vurmasını buyurur.
33 O'nun gürleyişi fırtınayı haber verir,
Sığırlar bile fırtına kopacağını bildirir.
Sığırlar bile fırtına kopacağını bildirir.
37 "Yüreğim titrer buna,
Yerinden oynar.
2 Dinleyin, gürleyen sesini dinleyin,
Ağzından çıkan sesi!
3 Şimşeğini göğün altındaki her yere,
Yeryüzünün dört bucağına salar.
4 Ardından bir ses gümbürder,
Görkemli sesiyle gürler.
Sesi duyulunca şimşekleri alıkoymaz.
5 Tanrı'nın sesi şaşılacak biçimde gürler,
O, anlayışımızın ötesinde büyük işler yapar.
6 Çünkü kara, 'Yere düş' der,
Sağanağa, 'Bütün şiddetinle boşal.'
7 Yarattığı bütün insanlar ne yaptığını bilsin diye,
Herkese işini bıraktırır.
8 Hayvanlar kovuklarına girer,
İnlerinde otururlar.
9 Kasırga yuvasından kopar,
Soğuk saçılan rüzgarlardan.
10 Tanrı'nın soluğu suları dondurur,
Geniş sular buz tutar.
11 Bulutlara nem yükler,
Şimşeğini her yana yayar.
12 Yeryüzünde ne buyurursa yapmak üzere
Bulutlar O'nun istediği yönde döner durur.
13 Ya insanları cezalandırmak
Ya da yeryüzünü sulayıp sevgisini göstermek için
Yağmur gönderir.
14 "Dinle, Eyüp,
Dur da düşün Tanrı'nın şaşılası işlerini.
15 Tanrı'nın bulutları nasıl düzenlediğini,
Şimşeğini nasıl çaktırdığını biliyor musun?
16 Bulutların dengesini,
Bilgisi kusursuz olanın şaşılası işlerini biliyor musun?
17 Dünyanın soluğu kesildiğinde
Güneyin kavurucu rüzgarı altında
Giysilerin seni terletmez mi?
18 Dökme tunç bir ayna kadar sert olan gökkubbeyi
O'nunla birlikte yayabilir misin?
19 "O'na ne söyleyeceğimizi öğret bize,
Çünkü karanlık yüzünden sözümüze düzen veremiyoruz.
20 Konuşmak istediğim O'na söylenebilir mi?
Kimse yutulmak ister mi?
21 Rüzgar geçip göğü temizlediğinde
Gökte parıldayan ışığa kimse bakamaz.
22 Altın parıltısı geliyor kuzeyden,
Tanrı korkunç görkeme bürünmüş.
23 Her Şeye Gücü Yeten'e biz ulaşamayız.
Gücü yücedir,
Adaleti ve eşsiz doğruluğuyla kimseyi ezmez.
24 Bu yüzden insanlar O'na saygı duyar,
Çünkü O, bilgeleri dikkate almaz."
Tanrı Konuşuyor
Tasarımı karartan bu adam kim?
3 Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,
Ben sorayım, sen anlat.
4 "Ben dünyanın temelini atarken sen neredeydin?
Anlıyorsan söyle.
5 Kim saptadı onun ölçülerini? Kuşkusuz biliyorsun!
Kim çekti ipi üzerine?
6 Neyin üstüne yapıldı temelleri?
Kim koydu köşe taşını,
7 Sabah yıldızları birlikte şarkı söylerken,
İlahi varlıklar sevinçle çığrışırken?
8 "Denizin ardından kapıları kim kapadı,
Ana rahminden fışkırdığı zaman;
9 Ona bulutları giysi,
Koyu karanlığı kundak yaptığım,
10 Sınırını koyduğum,
Kapılarıyla sürgülerini yerleştirdiğim,
11 'Buraya kadar gelip öteye geçmeyeceksin,
Gururlu dalgaların şurada duracak' dediğim zaman?
12 "Sen ömründe sabaha buyruk verdin mi,
Şafağa yerini gösterdin mi;
13 Yeryüzünün uçlarını tutsun,
Oradaki kötüler silkilip atılsın diye?
14 Mühür basılan balçık gibi biçim değiştirir yeryüzü,
Giysi kıvrımları gibi göze çarpar.
15 Kötülerin ışıkları alınır,
Kalkan kolları kırılır.
16 "Denizin kaynaklarına vardın mı,
Gezdin mi enginin diplerinde?
17 Ölüm kapıları sana gösterildi mi?
Gördün mü ölüm gölgesinin kapılarını?
18 Dünyanın genişliğini kavradın mı?
Anlat bana, bütün bunları biliyorsan.
19 "Işığın bulunduğu yerin yolu nerede?
Ya karanlık, onun yeri neresi?
20 Onları yerlerine götürebilir misin?
Evlerinin yolunu biliyor musun?
21 Bilmediğin şey yok zaten,
Çünkü onlarla aynı zamanda doğmuştun!
O kadar yaşlısın!
22 "Karın ambarlarına girdin mi,
Dolunun ambarlarını gördün mü?
23 Ben onları sıkıntılı günler için,
Kavga ve savaş günleri için saklıyorum.
24 Nerede ışığın dağıtıldığı,
Doğu rüzgarının yeryüzüne saçıldığı yere giden yol?
25 Kim sellere kanal,
Yıldırımlara yol açtı;
26 Kimsenin yaşamadığı toprakları,
İnsanın bulunmadığı çölü sulasın diye;
27 Kurak ve ıssız yeri doyursun,
Ot bitirsin diye?
28 Yağmurun babası var mı?
Çiy damlalarını kim yarattı?
29 Buz kimin rahminden çıktı?
Göklerden düşen kırağıyı kim doğurdu,
30 Sular taş gibi katılaşıp
Enginin yüzü donunca?
31 "Ülker yıldızlarını bağlayabilir misin?
Oryon'un bağlarını çözebilir misin?
32 Mevsimlerinde çıkartabilir misin takımyıldızları?
Büyük ve Küçük Ayı'ya yol gösterebilir misin?
33 Biliyor musun göklerin yasalarını?
Tanrı'nın yönetimini yeryüzünde kurabilir misin?
34 "Başına bol yağmur yağsın diye
Bulutlara sesini duyurabilir misin?
35 Varıp da, 'Buradayız' desinler diye,
Şimşekleri gönderebilir misin?
36 Kim mısırturnasına[i] bilgelik,
Horoza[ii] anlayış verdi?
37 Kimin bulutları sayacak bilgisi var?
Kim göklerin tulumlarını boşaltabilir,
38 Toprak sertleşip
Parçaları birbirine yapışınca?
39 "Dişi aslanlar için sen avlanabilir misin,
Genç aslanların karnını doyurabilir misin,
40 İnlerine sindikleri,
Çalılıkta pusuya yattıkları zaman?
41 Kuzguna yiyeceğini kim sağlıyor,
Yavruları Tanrı'ya feryat edip
Açlıktan kıvrandığı zaman?
38 RAB kasırganın içinden Eyüp'e şöyle yanıt verdi:
2 "Bilgisizce sözlerleTasarımı karartan bu adam kim?
3 Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,
Ben sorayım, sen anlat.
4 "Ben dünyanın temelini atarken sen neredeydin?
Anlıyorsan söyle.
5 Kim saptadı onun ölçülerini? Kuşkusuz biliyorsun!
Kim çekti ipi üzerine?
6 Neyin üstüne yapıldı temelleri?
Kim koydu köşe taşını,
7 Sabah yıldızları birlikte şarkı söylerken,
İlahi varlıklar sevinçle çığrışırken?
8 "Denizin ardından kapıları kim kapadı,
Ana rahminden fışkırdığı zaman;
9 Ona bulutları giysi,
Koyu karanlığı kundak yaptığım,
10 Sınırını koyduğum,
Kapılarıyla sürgülerini yerleştirdiğim,
11 'Buraya kadar gelip öteye geçmeyeceksin,
Gururlu dalgaların şurada duracak' dediğim zaman?
12 "Sen ömründe sabaha buyruk verdin mi,
Şafağa yerini gösterdin mi;
13 Yeryüzünün uçlarını tutsun,
Oradaki kötüler silkilip atılsın diye?
14 Mühür basılan balçık gibi biçim değiştirir yeryüzü,
Giysi kıvrımları gibi göze çarpar.
15 Kötülerin ışıkları alınır,
Kalkan kolları kırılır.
16 "Denizin kaynaklarına vardın mı,
Gezdin mi enginin diplerinde?
17 Ölüm kapıları sana gösterildi mi?
Gördün mü ölüm gölgesinin kapılarını?
18 Dünyanın genişliğini kavradın mı?
Anlat bana, bütün bunları biliyorsan.
19 "Işığın bulunduğu yerin yolu nerede?
Ya karanlık, onun yeri neresi?
20 Onları yerlerine götürebilir misin?
Evlerinin yolunu biliyor musun?
21 Bilmediğin şey yok zaten,
Çünkü onlarla aynı zamanda doğmuştun!
O kadar yaşlısın!
22 "Karın ambarlarına girdin mi,
Dolunun ambarlarını gördün mü?
23 Ben onları sıkıntılı günler için,
Kavga ve savaş günleri için saklıyorum.
24 Nerede ışığın dağıtıldığı,
Doğu rüzgarının yeryüzüne saçıldığı yere giden yol?
25 Kim sellere kanal,
Yıldırımlara yol açtı;
26 Kimsenin yaşamadığı toprakları,
İnsanın bulunmadığı çölü sulasın diye;
27 Kurak ve ıssız yeri doyursun,
Ot bitirsin diye?
28 Yağmurun babası var mı?
Çiy damlalarını kim yarattı?
29 Buz kimin rahminden çıktı?
Göklerden düşen kırağıyı kim doğurdu,
30 Sular taş gibi katılaşıp
Enginin yüzü donunca?
31 "Ülker yıldızlarını bağlayabilir misin?
Oryon'un bağlarını çözebilir misin?
32 Mevsimlerinde çıkartabilir misin takımyıldızları?
Büyük ve Küçük Ayı'ya yol gösterebilir misin?
33 Biliyor musun göklerin yasalarını?
Tanrı'nın yönetimini yeryüzünde kurabilir misin?
34 "Başına bol yağmur yağsın diye
Bulutlara sesini duyurabilir misin?
35 Varıp da, 'Buradayız' desinler diye,
Şimşekleri gönderebilir misin?
36 Kim mısırturnasına[i] bilgelik,
Horoza[ii] anlayış verdi?
37 Kimin bulutları sayacak bilgisi var?
Kim göklerin tulumlarını boşaltabilir,
38 Toprak sertleşip
Parçaları birbirine yapışınca?
39 "Dişi aslanlar için sen avlanabilir misin,
Genç aslanların karnını doyurabilir misin,
40 İnlerine sindikleri,
Çalılıkta pusuya yattıkları zaman?
41 Kuzguna yiyeceğini kim sağlıyor,
Yavruları Tanrı'ya feryat edip
Açlıktan kıvrandığı zaman?
[i] 38:36. Mısırturnasıyla horozun havadaki olası değişikliği sezdikleri sanılırdı. Bu iki sözcük "yüreğimiz" ve "aklımız" anlamına da gelebilir
[ii] 38:36. Mısırturnasıyla horozun havadaki olası değişikliği sezdikleri sanılırdı. Bu iki sözcük "yüreğimiz" ve "aklımız" anlamına da gelebilir
39 "Dağ keçilerinin ne zaman doğurduğunu biliyor musun?
Geyiklerin yavruladığı zamanı sen mi gözlüyorsun?
2 Sen mi sayıyorsun doğuruncaya dek geçirdikleri ayları?
Doğurdukları zamanı biliyor musun?
3 Çöküp yavrularını doğurur,
Kurtulurlar sancılarından.
4 Güçlenir, kırda büyür yavrular,
Gider, bir daha dönmezler.
5 "Kim yaban eşeğini başı boş gönderdi,
Kim bağlarını çözdü?
6 Yurt olarak ona bozkırı,
Barınak olarak tuzlayı verdim.
7 Kentteki kargaşaya güler o,
Sürücünün bağırdığını duymaz.
8 Otlamak için tepeleri dolaşır,
Yeşillik arar.
9 "Yaban öküzü sana kulluk etmek ister mi?
Geceyi senin yemliğinin yanında geçirir mi?
10 Sabanla yarık açsın diye ona bağ vurabilir misin?
Arkanda, ovalarda tırmık çeker mi?
11 Çok güçlü diye ona bel bağlayabilir misin?
Ağır işini ona bırakabilir misin?
12 Ekinini getireceğine,
Buğdayını harman yerinde toplayacağına güvenir misin?
13 "Devekuşunun kanatları sevinçle dalgalanır,
Ama leyleğin kanatları ve tüyleriyle kıyaslanamaz.
14 Devekuşu yumurtalarını yere bırakır,
Onları kumda ısıtır,
15 Ayak altında ezilebileceklerini,
Yabanıl hayvanlarca çiğnenebileceklerini düşünmez.
16 Yavrularına sert davranır, kendinin değilmiş gibi,
Çektiği zahmetin boşa gideceğine üzülmez.
17 Çünkü Tanrı ona bilgelik bağışlamamış,
Anlayıştan pay vermemiştir.
18 Yine de koşmak için kabarınca
Ata ve binicisine güler.
19 "Sen mi ata güç verdin,
Dalgalanan yeleyi boynuna giydirdin?
20 Sen misin onu çekirge gibi sıçratan,
Gururlu kişnemesiyle korku saçtıran?
21 Ayakları toprağı şiddetle eşer,
Gücünden ötürü sevinçle coşar,
Savaşçının üstüne yürür.
22 Korkuya güler, hiçbir şeyden yılmaz,
Kılıç önünde geri adım atmaz.
23 Ok kılıfı, parıldayan mızrak ve pala
Üzerinde takırdar atın.
24 Coşku ve heyecanla uzaklıkları yutar,
Boru çalınca duramaz yerinde.
25 Boru çaldıkça, 'Hi!' diye kişner,
Savaş kokusunu, komutanların gürleyen sesini,
Savaş çığlıklarını uzaklardan duyar.
26 "Atmaca senin bilgeliğinle mi süzülüyor,
Kanatlarını güneye doğru açıyor?
27 Kartal senin buyruğunla mı yükseliyor,
Yuvasını yükseklere kuruyor?
28 Uçurum kıyılarında konaklıyor,
Sivri kayalar onun kalesi.
29 Oradan gözetliyor yiyeceğini,
Gözleri avını uzaktan seçiyor.
30 Onun yavruları kanla beslenir,
Leşler neredeyse, o da oradadır."
40 RAB Eyüp'e şöyle dedi:
2 "Her Şeye Gücü Yeten'le çatışan O'nu yola getirebilr mi?Tanrı'yı suçlayan yanıt versin.
3 O zaman Eyüp RAB'bi şöyle yanıtladı:
4 "Bak, ben değersiz biriyim,
Sana nasıl yanıt verebilirim?
Ağzımı elimle kapıyorum.
5 Bir kez konuştum, yanıt almadım,
İkinci kez konuşamam artık."
6 RAB kasırganın içinden Eyüp'ü şöyle yanıtladı:
7 "Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,
Ben sorayım, sen anlat.
8 "Adaletimi boşa mı çıkaracaksın?
Kendini haklı çıkarmak için beni mi suçlayacaksın?
9 Sende Tanrı'nın bileği gibi bilek var mı?
Sesin O'nunki gibi gürleyebilir mi?
10 Öyleyse şan ve şerefe bürün,
Görkem ve yücelik kuşan.
11 Gazabının ateşini saç,
Gururluya bakıp onu alçalt.
12 Gururluya bakıp onu çökert,
Kötüleri bulundukları yerde ez.
13 Hepsini birlikte toprağa göm,
Mezarda yüzlerini kefenle sar.
14 O zaman sağ kolunun seni kurtarabileceğini
Ben de kabul ederim.
15 "Seninle birlikte yarattığım Behemot'a[i] bak,
Sığır gibi ot yiyor.
16 Bak, ne güç var belinde,
Karnının kasları ne güçlü!
17 Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor,
Sımsıkıdır uyluk lifleri.
18 Kemikleri tunç borular,
Kaburgaları demir çubuklar gibidir.
19 Tanrı'nın yapıtları arasında ilk sırayı alır,
Yalnız yaratıcısı ona kılıçla yaklaşır.
20 Tepeler ürünlerini ona getirir,
Bütün yabanıl hayvanlar yanında oynaşır.
21 Hünnap çalıları altında,
Kamışlarla örtülü bir bataklıkta yatar.
22 Hünnaplar onu gölgelerinde saklar,
Vadideki söğütler kuşatır.
23 Irmak coşsa bile o ürkmez,
Güvenlik içindedir,
Şeria Irmağı boğazına dayansa bile.
24 Gözleri açıkken kim onu tutabilir,
Kim kancayla burnunu delebilir?
[i] 40:15. "Behemot": Behemot'un hangi hayvan olduğu kesin bilinmiyor. Su aygırı, fil, timsah ya da soyu tükenmiş bir hayvan olduğu sanılıyor
Kim kancayla burnunu delebilir?
2 Burnuna sazdan ip takabilir misin,
Kancayla çenesini delebilir misin?
3 Yalvarıp yakarır mı sana,
Tatlı tatlı konuşur mu?
4 Seninle antlaşma yapar mı,
Onu ömür boyu köle edesin diye?
5 Kuşla oynar gibi onunla oynayabilir misin,
Hizmetçilerin eğlensin diye ona tasma takabilir misin?
6 Balıkçılar onun üzerine pazarlık eder mi?
Tüccarlar aralarında onu böler mi?
7 Derisini zıpkınlarla,
Başını mızraklarla doldurabilir misin?
8 Elini üzerine koy da, çıkacak çıngarı gör,
Bir daha yapmayacaksın bunu.
9 Onu yakalamak için umutlanma,
Görünüşü bile insanın ödünü patlatır.
10 Onu uyandıracak kadar yürekli adam yoktur.
Öyleyse benim karşımda kim durabilir?
11 Kim benden hesap vermemi isteyebilir?
Göklerin altında ne varsa bana aittir.
12 "Onun kolları, bacakları,
Zorlu gücü, güzel yapısı hakkında
Konuşmadan edemeyeceğim.
13 Onun giysisinin önünü kim açabilir?
Kim onun iki katlı zırhını delebilir[ii]?
14 Ağzının kapılarını açmaya kim yeltenebilir,
Dehşet verici dişleri karşısında?
15 Sımsıkı kenetlenmiştir
Sırtındaki[iii] sıra sıra pullar,
16 Öyle yakındır ki birbirine
Aralarından hava bile geçmez.
17 Birbirlerine geçmişler,
Yapışmış, ayrılmazlar.
18 Aksırması ışık saçar,
Gözleri şafak gibi parıldar.
19 Ağzından alevler fışkırır,
Kıvılcımlar saçılır.
20 Kaynayan kazandan,
Yanan sazdan çıkan duman gibi
Burnundan duman tüter.
21 Soluğu kömürleri tutuşturur,
Alev çıkar ağzından.
22 Boynu güçlüdür,
Dehşet önü sıra gider.
23 Etinin katmerleri birbirine yapışmış,
Sertleşmiş üzerinde, kımıldamazlar.
24 Göğsü taş gibi serttir,
Değirmenin alt taşı gibi sert.
25 Ayağa kalktı mı güçlüler dehşete düşer,
Çıkardığı gürültüden ödleri patlar.
26 Üzerine gidildi mi ne kılıç işler,
Ne mızrak, ne cirit, ne de kargı.
27 Demir saman gibi gelir ona,
Tunç çürük odun gibi.
28 Oklar onu kaçırmaz,
Anız gibi gelir ona sapan taşları.
29 Anız sayılır onun için topuzlar,
Vınlayan palaya güler.
30 Keskin çömlek parçaları gibidir karnının altı,
Döven gibi uzanır çamura.
31 Derin suları kaynayan kazan gibi fokurdatır,
Denizi merhem çömleği gibi karıştırır.
32 Ardında parlak bir iz bırakır,
İnsan enginin saçları ağarmış sanır.
33 Yeryüzünde bir eşi daha yoktur,
Korkusuz bir yaratıktır.
34 Kendini büyük gören her varlığı aşağılar,
Gururlu her varlığın kralı odur."
41 Livyatan'ı[i] çengelle çekebilir misin,
Dilini halatla bağlayabilir misin?2 Burnuna sazdan ip takabilir misin,
Kancayla çenesini delebilir misin?
3 Yalvarıp yakarır mı sana,
Tatlı tatlı konuşur mu?
4 Seninle antlaşma yapar mı,
Onu ömür boyu köle edesin diye?
5 Kuşla oynar gibi onunla oynayabilir misin,
Hizmetçilerin eğlensin diye ona tasma takabilir misin?
6 Balıkçılar onun üzerine pazarlık eder mi?
Tüccarlar aralarında onu böler mi?
7 Derisini zıpkınlarla,
Başını mızraklarla doldurabilir misin?
8 Elini üzerine koy da, çıkacak çıngarı gör,
Bir daha yapmayacaksın bunu.
9 Onu yakalamak için umutlanma,
Görünüşü bile insanın ödünü patlatır.
10 Onu uyandıracak kadar yürekli adam yoktur.
Öyleyse benim karşımda kim durabilir?
11 Kim benden hesap vermemi isteyebilir?
Göklerin altında ne varsa bana aittir.
12 "Onun kolları, bacakları,
Zorlu gücü, güzel yapısı hakkında
Konuşmadan edemeyeceğim.
13 Onun giysisinin önünü kim açabilir?
Kim onun iki katlı zırhını delebilir[ii]?
14 Ağzının kapılarını açmaya kim yeltenebilir,
Dehşet verici dişleri karşısında?
15 Sımsıkı kenetlenmiştir
Sırtındaki[iii] sıra sıra pullar,
16 Öyle yakındır ki birbirine
Aralarından hava bile geçmez.
17 Birbirlerine geçmişler,
Yapışmış, ayrılmazlar.
18 Aksırması ışık saçar,
Gözleri şafak gibi parıldar.
19 Ağzından alevler fışkırır,
Kıvılcımlar saçılır.
20 Kaynayan kazandan,
Yanan sazdan çıkan duman gibi
Burnundan duman tüter.
21 Soluğu kömürleri tutuşturur,
Alev çıkar ağzından.
22 Boynu güçlüdür,
Dehşet önü sıra gider.
23 Etinin katmerleri birbirine yapışmış,
Sertleşmiş üzerinde, kımıldamazlar.
24 Göğsü taş gibi serttir,
Değirmenin alt taşı gibi sert.
25 Ayağa kalktı mı güçlüler dehşete düşer,
Çıkardığı gürültüden ödleri patlar.
26 Üzerine gidildi mi ne kılıç işler,
Ne mızrak, ne cirit, ne de kargı.
27 Demir saman gibi gelir ona,
Tunç çürük odun gibi.
28 Oklar onu kaçırmaz,
Anız gibi gelir ona sapan taşları.
29 Anız sayılır onun için topuzlar,
Vınlayan palaya güler.
30 Keskin çömlek parçaları gibidir karnının altı,
Döven gibi uzanır çamura.
31 Derin suları kaynayan kazan gibi fokurdatır,
Denizi merhem çömleği gibi karıştırır.
32 Ardında parlak bir iz bırakır,
İnsan enginin saçları ağarmış sanır.
33 Yeryüzünde bir eşi daha yoktur,
Korkusuz bir yaratıktır.
34 Kendini büyük gören her varlığı aşağılar,
Gururlu her varlığın kralı odur."
[i] 41:1. "Livyatan": Livyatan'ın hangi hayvan olduğu kesin olarak bilinmiyor. Timsah ya da soyu tükenmiş bir hayvan olduğu sanılıyor
[ii] 41:13. Septuaginta "Kim onun iki katlı zırhını delebilir?", İbranice "Kim çift gem takmak için ona yaklaşabilir?
[iii] 41:15. Septuaginta, Vulgata "Sırtındaki", İbranice "Gurur duyduğu"
Eyüp'ün Yeni Bir Yaşama Dönüşü
Hiçbir amacına engel olunmaz.
3 'Tasarımı bilgisizce karartan bu adam kim?' diye sordun.
Kuşkusuz, anlamadığım şeyleri konuştum,
Beni aşan, bilmediğim şaşılası işleri.
4 "'Dinle de, konuşayım' dedin,
'Ben sorayım, sen anlat.'
5 Kulaktan duymaydı bildiklerim senin hakkında,
Şimdiyse gözlerimle gördüm seni.
6 Bu yüzden kendimi hor görüyor,
Toz ve kül içinde tövbe ediyorum."
RAB'bin Kararı
7 RAB Eyüp'le konuştuktan sonra, Temanlı Elifaz'a: "Sana ve iki dostuna karşı öfkem alevlendi" dedi, "Çünkü kulum Eyüp gibi hakkımda doğruyu konuşmadınız.
8 Şimdi yedi boğa, yedi koç alıp kulum Eyüp'ün yanına gidin, kendiniz için yakmalık sunu sunun. Kulum Eyüp sizin için dua etsin. Çünkü onun duasını kabul eder, aptallığınızın karşılığını vermem. Kulum Eyüp gibi hakkımda doğruyu konuşmadınız."
9 Temanlı Elifaz, Şuahlı Bildat, Naamalı Sofar gidip RAB'bin söylediğini yaptılar. RAB de Eyüp'ün duasını kabul etti.
Tanrı Eyüp'ü Yeniden Bolluğa Kavuşturuyor
10 Eyüp dostları için dua ettikten sonra, RAB onu eski durumuna kavuşturup ona önceki varlığının iki katını verdi.
11 Bütün erkek ve kız kardeşleri, eski tanıdıklarının hepsi Eyüp'ün yanına gelip evinde onunla birlikte yemek yediler. Acısını paylaşıp RAB'bin başına getirmiş olduğu felaketlerden ötürü onu avuttular. Her biri ona bir parça gümüş[i], bir de altın halka verdi.
12 RAB Eyüp'ün sonunu başından bereketli kıldı. On dört bin koyuna, altı bin deveye, bin çift öküze, bin eşeğe sahip oldu.
13 Yedi oğlu, üç kızı oldu.
14 İlk kızının adını Yemima, ikincisinin Kesia, üçüncüsünün Keren-Happuk koydu.
15 Ülkenin hiçbir yerinde Eyüp'ün kızları kadar güzel kızlar yoktu. Babaları, kardeşlerinin yanısıra onlara da miras verdi.
16 Bundan sonra Eyüp yüz kırk yıl daha yaşadı, oğullarını, dört göbek torunlarını gördü.
17 Kocayıp yaşama doyarak öldü.
42 O zaman Eyüp RAB'bi şöyle yanıtladı:
2 "Senin her şeyi yapabileceğini biliyorum,Hiçbir amacına engel olunmaz.
3 'Tasarımı bilgisizce karartan bu adam kim?' diye sordun.
Kuşkusuz, anlamadığım şeyleri konuştum,
Beni aşan, bilmediğim şaşılası işleri.
4 "'Dinle de, konuşayım' dedin,
'Ben sorayım, sen anlat.'
5 Kulaktan duymaydı bildiklerim senin hakkında,
Şimdiyse gözlerimle gördüm seni.
6 Bu yüzden kendimi hor görüyor,
Toz ve kül içinde tövbe ediyorum."
RAB'bin Kararı
7 RAB Eyüp'le konuştuktan sonra, Temanlı Elifaz'a: "Sana ve iki dostuna karşı öfkem alevlendi" dedi, "Çünkü kulum Eyüp gibi hakkımda doğruyu konuşmadınız.
8 Şimdi yedi boğa, yedi koç alıp kulum Eyüp'ün yanına gidin, kendiniz için yakmalık sunu sunun. Kulum Eyüp sizin için dua etsin. Çünkü onun duasını kabul eder, aptallığınızın karşılığını vermem. Kulum Eyüp gibi hakkımda doğruyu konuşmadınız."
9 Temanlı Elifaz, Şuahlı Bildat, Naamalı Sofar gidip RAB'bin söylediğini yaptılar. RAB de Eyüp'ün duasını kabul etti.
Tanrı Eyüp'ü Yeniden Bolluğa Kavuşturuyor
10 Eyüp dostları için dua ettikten sonra, RAB onu eski durumuna kavuşturup ona önceki varlığının iki katını verdi.
11 Bütün erkek ve kız kardeşleri, eski tanıdıklarının hepsi Eyüp'ün yanına gelip evinde onunla birlikte yemek yediler. Acısını paylaşıp RAB'bin başına getirmiş olduğu felaketlerden ötürü onu avuttular. Her biri ona bir parça gümüş[i], bir de altın halka verdi.
12 RAB Eyüp'ün sonunu başından bereketli kıldı. On dört bin koyuna, altı bin deveye, bin çift öküze, bin eşeğe sahip oldu.
13 Yedi oğlu, üç kızı oldu.
14 İlk kızının adını Yemima, ikincisinin Kesia, üçüncüsünün Keren-Happuk koydu.
15 Ülkenin hiçbir yerinde Eyüp'ün kızları kadar güzel kızlar yoktu. Babaları, kardeşlerinin yanısıra onlara da miras verdi.
16 Bundan sonra Eyüp yüz kırk yıl daha yaşadı, oğullarını, dört göbek torunlarını gördü.
17 Kocayıp yaşama doyarak öldü.
[i] 42:11. "Bir parça gümüş": İbranice, "Bir kesita". Kesita ağırlığı ve değeri bilinmeyen bir para birimiydi